Haber

Celal Şengör net konuştu: ‘İstanbul için deprem kapıda’

Kahramanmaraş’ta meydana gelen depremin ardından İstanbul’da da deprem tartışmaları hız kazandı. prof. Celal Şengör, ‘İstanbul için deprem kapıda. Ama bir tarih telaffuz edemiyoruz. Mümkün değil. Hala dünyadaki bütün deprem camiası tarafından konuşulmaktadır; Depremi önceden tahmin etmek mümkün değil” dedi.

‘Marmara Fayı, Kuzey Anadolu Fayı’nın devamıdır’

Türkiye’nin en tanınmış isimlerinden Yerbilimci Prof. Dr. Celal Şengör, T24’ten Cansu Çamlıbel’e olası İstanbul depremi hakkında açıklamalarda bulundu.

İstanbul depremini ‘yakın’ olarak yorumlayan Şengör, şunları söyledi: Ama bir tarih veremiyoruz. Mümkün değil. Dünyadaki tüm deprem camiasında hala konuşulmaktadır; Depremi önceden tahmin etmek mümkün değil.”ifadeleri kullandı.

Şengör’ün açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

Soru: Kuzey Anadolu fayı ile Marmara fayı arasında bir ilişki var mıdır?

Evet, doğrudan. Marmara Fayı, Kuzey Anadolu Fayı’nın devamıdır.

Anlayabildiğim kadarıyla Prof. Cenk Yaltırak’ın analizi, bu iki fayın kırılması arasında yaklaşık 20-30 yıllık bir tarihsel boşluk olduğu tezine dayanıyor.

Bu gerçek değil.

‘250 yılda bir büyük deprem oluyor’

Soru: Eğer doğru değilse neden 1999 Gölcük Depremi’nden sonra teyakkuza geçtiniz ve İstanbul’u vuracak depremin çok yakın olduğu tahminini ortaya atmaya başladınız?

Çünkü burada bir gerilme hesabı yapılmıştır. Coulomb’un Teorisine dayalı bir maksimum gerilme, İstanbul’un hemen güneyinde tespit edildi. Bizans’tan bu yana zaman aralıklarına bakarsanız, İstanbul yaklaşık 250 yılda bir büyük bir şokla sarsılıyor. Ya Rockwell ya da Tom Parsons bu hesabı yaptı. Buna göre 2000 yılında yapılan hem tarihsel depremleri hem de Coulomb teorisini içeren analiz size anlattığım olasılık hesabını gösteriyor. Üzerine konulabilecek başka bir bilgi yok.

‘elde’

Sual: En son büyük deprem 1766 yılında oldu. Bu hesaba göre 250 yılı koyarsak 2016 yılı oluyor.

El altında. Ancak bir tarih veremiyoruz. Mümkün değil. Dünyadaki tüm deprem camiasında hala konuşulmaktadır; Sarsıntıyı tahmin etmek mümkün değil.

Cenk Yaltırak polemiği’

Cansu Çamlıbel: Yaltırak diyor ki; “Depremin şiddeti noktalarda farklı hissediliyor.” Üzgünüm, beni uyardı, ‘Şiddet, ivme diye bir şey yok’ dedi.

Sohbetin ilk bölümlerinde Jeolog Prof. Dr. Şengör, Cenk Yaltırak ile ilgili bire bir polemiklere girmeyeceğini söyledi.

anladım kardeşim İş, ivmenin doğasına göre değişir. İvmeyi nasıl hesapladınız? Asperit var mı yok mu? Pürüzleri nasıl kırar? Bütün bunlar bilinebilirse, depremler hesaplanır. İvme sarsıntıdan sonra hesaplanır, önce değil.

Bir dakika, Cenk başka saçmalıklar söyledi. İhsan Ketin hakkında.

‘Türk yer biliminin en önemli katkılarından birini karalamak’

Cansu Çamlıbel: Tamam gidelim o zaman. Bu konudaki açıklaması şöyle: “Celal Şengör, İhsan Ketin’in Kuzey Anadolu Fayını (KAF) keşfettiğini söylüyor. Bu tamamen doğru değil. 1944’te Egeran ve Lahn ‘Kuzey Anadolu Depremi Yakını ve Hattı’nı haritaladılar ve bu fay sistemi Marmara’dan geçiyor.”

Hayır, onlar tam önlerinde   Wilhelm Salomon-Calvi ve Ernst Nowack’ın dediği gibi “Kuzey Anadolu’da deprem hattı var” diyorlar. Bunu kuzey-güney daralmasına, yani dağ oluşumuna, orojeneziye bağlarlar. Daha sonra Blumenthal buna kratonik kırık adını verdi. Sen buna elma ya da kratonik kırık dedin. Hiçbir şey söylemiyor.

İhsan Bey ilk defa diyor ki; “KAF doğrultu atımlı bir faydır ve bu fay boyunca Orta Anadolu batıya doğru kayar.” Bunun için Westdrift terimini kullanıyor. 1948’de İhsan Bey yazısını yayınlayınca San Andreas’ta bile yan kayma olup olmadığı tartışıldı. Yani İhsan Bey dünya çapında çok değerli bir keşifti. Bu nedenle 1988’de Almanlar ona en büyük jeoloji madalyaları olan Gustav Steinmann madalyasını verdiler.

İhsan Beyefendi’nin ölümünün ardından ise dünyanın en değerli yerbilimcilerinden ve levha tektoniğinin geliştiricilerinden Dan McKenzie şunları söyledi: İhsan Ketin’in çalışması, levha tektoniğinin ilk ortaya çıkışından sonra kıtasal tektoniği anlamak için kullanılan bilgilerden biridir. . Her titreme oluşumu bir doğrultu atımlı fay değildir. Ben, 1996 yılında Kuzey Anadolu Fayı’nın keşif öyküsünü Türk meslektaşlarımız bilsin diye. T Ernst Nowack, Salomon-Calvi, Necdet Egeran ve Erwin Lahn ile Hamit Nafiz Pamir’in fikirlerini detaylı olarak ele aldığım UBİTAK Bilim ve Teknoloji dergisinin Ocak sayısında yayınlandı. Cenk o yazıyı okumadı mı? Orada çok zengin bir kaynak listesi var.

‘Cenk bu fikirler arasındaki farkı anlamadı’

Cenk bu fikirlerin arasındaki farkı anlamadı. Yabancı dile hakim olmadığı için birçoğunu okuyamıyordu bile. İhsan Bey’in 1948 tarihli ünlü makalesi de Almancaydı. O makaleyi bir yıl sonra Türkler okusun diye Türkçe olarak yayımladı. Cenk ya bunun farkında değildi ya da okuyup anlayamıyordu.

Şöhret peşindedir. Onun benim erkeğim olmasını istiyordu ve ben bunun icabına bakacaktım. Diyor Şengör ekibi… Onu kimse istemedi. Artık elinden geldiğince iftira atacak. Mesela İhsan Bey’in bununla ne alakası var? Neden ekliyorsun? Amaç bana iftira atmak ama Türk yer bilimlerinin en değerli katkılarından birine iftira atmak ve Türkiye’nin yetiştirdiği en değerli bilim insanlarından biri olan İhsan Ketin’i karalamak. Bu en azını söylemek vicdansızlıktır.

Röportajın tamamı için tıklayın

haber-mut.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu